"Görücü usulüyle evlenmek istiyorum"


Türk Hafif Müziği'nin duayenlerinden Atilla Atasoy, geçmişi, bugünü ve geleceği ile ilgili çok özel bilgileri JÖNTÜRK'le paylaştı. Kendisini Aysel Gürel'in bozduğunu belirten Atasoy, Nilgün Belgün'e olan aşkı sayesinde de çok ekmek yediğini söyledi. İşte arkadaşımız Sema Sezen'in Atilla Atasoy ile yaptığı söyleşi:


1975 senesinde ilk Örovizyon şarkı yarışması için, ‘’Dilenci’’ adlı parçanızla  seçmelerde ikinci olmuşsunuz. O dönemlerde Örovizyon atmosferi nasıldı?


1974 yılında, sanatçıların besteleri gruplar halinde TRT’de yayınlanmaya başladı. Halk, posta çekleri ile oy kullandı. Örovizyon seçmeleri sayesinde, Türkiye çok önemli besteciler ve şarkıcılar kazandı. Zaten Türkiye’de pop müziğinin patlama yıllarıydı. Bizim için yarışma, çok önemli ve heyecan vericiydi. Ben henüz Eczacılık talebesiydim ve yarışmacı arkadaşlara, boğaz pastili dağıtmıştım. Tek bir marka vardı, o da ağızda yeşil renk bırakıyordu. Öyle çok yemişiz ki hepimizin ağzı yeşildi. Dikkat ederseniz görüntülerde şarkıcıların ağızları hep yeşil renkteydi.

 Bu sene Örovizyon için, 5 şarkıcı belirlenmiş. Sizce, bizi kim temsil etmeli?

Ben Hande Yener’in katılması taraftarıyım.  Şebnem Ferah zaten katılmaz. Atiye’de çok yetenekli ve batılı kaynaklı ama Hande Yener  bu konuda daha hevesli, iştahlı görünüyor. Her sene bir rock grubu göndermemizin bir alemi yok. Bir şey tutunca illa suyunu çıkarıyoruz. Dolayısıyla içimdeki ses ‘’Hande Yener’’ diyor.

1975 senesinde, dilenci kılığına girdiğiniz bir fotoğraf var? 

Ses dergisinde çok sevdiğim bir muhabir arkadaşım vardı. Böyle bir çılgınlık yapalım dedi. Ben de Ankara-Kızılay meydanında, dilenci kılığına girip, dilenmeye başladım. Zabıta geldi, kolumdan tutup beni kaldırmaya çalıştı. O sırada diğer arkadaşlar yanımıza geldiler. Ben de şapkamı çıkardıktan sonra zaten zabıta beni tanıdı. Çok gülmüştük.

Ünlü bir mafya babasının, sizin gazinolarda iş yapmanızı engellediğini söylemişsiniz. Kim engellemişti? Nedeni nedir?

İzmir fuarı döneminde bir gazinoda sahne alıyordum. Baş patron Of’lu Hüseyin Cevahir’di. Ajda Pekkan, Bülent Ersoy, Cem Karaca’nın da olduğu, kalabalık bir kadro ile gitmiştik. O sırada, sevgilimin intihara teşebbüs ettiği haberini aldım. Müdüriyetten izin alıp acilen Ankara’ya gittim ama Hüseyin Cevahir’e bu durum haber verilmemiş. Döndüğümde ise, Hüseyin Cevahir "Nasıl izin almadan gidersin?, Programa nasıl gelmezsin’’ diye, bütün kalabalık kadronun ortasında, bana bağırarak çıkıştı. Ben de çok mağrur ve grurlu bir çocuktum. Hiç tavizim yoktu ki zaten piyasada tutunamamın sebebi de budur. Ben de ona çıkıştım. Hemen eşyalarımı topladım tam gidecekken Cem Karaca yanıma geldi. Beni gitmemem için ikna etmeye çalıştı. Çok dil döktü. Halbuki öyle kalabalık bir kadro vardı ki bana ihtiyaç bile yoktu. Ona rağmen Cem, dostluk adına benim gitmeme engel olmuştu. Cem’in benim için çabalamasını hiç unutamayacağım. Programa devam ettim. O gazino çalışması benim için son oldu. Daha sonra hiçbir gazinoda bana iş verilmedi. Meğer Of’lu Hüseyin, herkesin el pençe divan durduğu, gazino piyasasının mafyasıymış. Bana bağırmasına karşılık verdiğim için işime mani oldu. Ben de lüks otellerde program yaptım.

70’li yıllarda, bu dönemde olduğu gibi yıldızı anında parlayan, sonra da yok olan şarkıcılar var mıydı?

O zaman çıkış yapmak zordu. TRT’nin denetimi vardı. Söz, müzik, yorumcu ayrı ayrı denetilirlerdi. Denetimler zaman zaman siyasi iktidarlara paralel olarak, her geçen yıl daha da sıkılaşırdı. Bir ara sözcük yasaklarıyla uğraştık. Mesela ‘’özgür’’ kelimesi yasaktı. Ben de bir parçamdaki ‘’özgür’’ kelimesini, ‘’hür’’ olarak değiştirmiştim. Mesala gırtlak namesi de yasaktı. ‘’Bir gün beni ararsan’’ parçamı nameli söylediğim için, önce denetimden geçirmediler, geri döndü. ‘’Solistin üslubu, hafif müzik üslubunun dışında’’ diye kabul etmemişlerdi. Denetim kurulu klasikçilerden oluşuyordu ve pop müziği bilmiyorlardı. Onlar için yeni bir şeydi. Sezen Aksu için denetim kurulu toplanmış, 3 saat tartışmışlar ve Sezen Aksu’nun, hangi gırtlağa sahip olduğuna bir türlü karar verememişler. En sonunda, Endülüs gırtlağı olduğuna karar verip, Sezen Aksu’yu denetimden geçirmişler. Bana da alaturka gırtlağı deyip denetimden geçirmemişlerdi. Türk Hafif Müziği yaparken, Türk gırtlağı yasaktı ama Endülüs ve İspanyol gırtlağı geçiyordu. Her şeye rağmen TRT,  hepimiz için çok iyi bir okul oldu.

Bir sosyal paylaşım sitesinde, görücü usulü evlenmek istediğinizi yazmışsınız. Gerçekten istiyor musunuz?

İnsan, yaşadığı uzun süreli ilişkilerde bazen tıkanıp kalıyor. O sözü de, uzun soluklu bir ilişkiden yeni ayrıldığım dönemde yazmıştım. Birlikte yaşıyorsun, senelerce her şeyi paylaşıyorsun, bir şeyler tükendiğinde de birden gelenekselci kesilip, ‘’ailem ne der’’ deyip, evlenmeye kalkışıyorsun. İlişkide çıkarlar oluşmaya  başlıyor. Öte yandan görücü usulü evliliklere bakıyorsun, en uzun evlilikleri onlar yaşıyorlar. O nedenle benim için gerekli olan,  görücü usulü evliliktir diye düşündüm.

 Seçme şansının çok olması da etkiliyor olabilir mi?

Evet, çok alternatif olmamalı. Alternatifler arttıkça kararsızlık artıyor. Zaten ileride evlilikleri bilgisayarla yapacaklar diye düşünüyorum. Bunu belki de devlet yapacak. İnsanlar  bütün bilgilerini bilgisayara girecek, bilgisayar  senin için en iyisini bulup ‘’senin için bundan daha iyisi yok’’ deyip yollayacak. Durum onu gösteriyor.

Nilgün Belgün  ile zamanında fırtınalı bir aşk yaşamışsınız?

Evet, ikimizin de sanatçı olması, yaşadığımız aşkı derinleştirdi. Tabii ben saf bir Anadolu çocuğu iken ,O İstanbul’lu Bizanslı kadındı ve  benim hakkımdan geldi. Ama Nilgün’e olan aşkım sayesinde birçok şarkı yaptım. Sağolsun bu sayede çok ekmeğini yedim diyebilirim. Şarkılarımı yazmam için iyi bir tetikleyici oldu.

Nilgün Belgün ile daha sonradan çok iyi arkadaş olmuşsunuz. Sık sık görüşüyor musunuz?

Sık sık küsüyoruz desem daha doğru olur. Küstüğümüzde ben de aramıyorum, O da aramıyor. Ben geçtiğimiz yaz bir ameliyat geçirmiştim. Geçmiş olsun demek için aradı, ben de barıştım. Ama yine küstük.

 Neden?

Geçtiğimiz Kurban Bayramından evvel, birlikte Günay restorana Bülent Ersoy’u dinlemeye gittik. Bülent hanım beni sahneye davet etti. Bülent hanımla bir düet yaptıktan sonra, ben de geceye renk gelsin diye, Nilgün’ü sahneye çağırdım. Masamıza geri döndüğümüzde Nilgün ‘’sen benim kariyerimle oynayamazsın, niye şarkı söylettin’’ diye bana kızdı. Ben de sinirlendim, onu masada terk ettim, çıktım. Kariyeriyle alakası yoktu. Şarkıcı olarak kariyer yapmış olsa, söylediği doğru olurdu.

Daha sonra hiç görüşmediniz mi?

Hayır, O aramaz ben de aramam. Ben de az domuz değilimdir ama haksız olsam arardım.

Ruhu şad olsun, Aysel Gürel de size aşıkmış öyle mi?

Evet, Sezen Aksu’nun seslendirdiği ‘’Sarışın’’ parçasını bana yaptığını söylemişti. Hatta bana ‘’ Bak senden ekmek yiyorum’’ demişti.  Aysel Gürel, benim için çok iyi bir hayat okulu olmuştur. Özellikle benim gibi, taşradan henüz yeni gelmiş bir şarkıcıya, iyi bir yol göstericisi olmuştur. Beni bozan odur. Beni hayatın gerçekleriyle karşılaştıran Aysel Gürel’dir.

Comments

Popular posts from this blog

YAKITI BİTEN UÇAK NASIL SAVAŞTI?

Leyla Tekül musevi oldu!!!