Orada neler oluyor?


Bedensiz varlıklar, 3 harfliler, ruhlar, hayaletler… Adını ne koyarsanız koyun ama genellikle geceleri yaşanan bu olaylar, birbirine benzer nitelikte; normalde olması imkansız olaylar, aniden beliren siluetler, duyulan tuhaf sesler, aniden ortaya çıkan ve hareket eden objeler… İşte sizinle yine buna benzer olayların yaşandığı iki örnek paylaşıyoruz. Olayı yaşayanlar kendileri anlatıyor, okumaya hazır mısınız?

“Ben tatil zamanlarında genellikle sabaha kadar uyumayan biriyim ve bedensiz varlıklara veya cinlere inanmazdım, ne zaman konusu açılsa dalga geçerdim. Bir yaz, 22 Temmuz günü yine uyumuyordum ve internette dolaşıyordum. Nasıl olduğunu anlamadım ama açılır pencerelerden birinde onlarla ilgili yazılar vardı kapattım ve tekrar açıldı, yine kapattım ve tekrar…  Virüs olabileceğini düşünüp bilgisayarımı yeniden başlattım ama internete bağlandığımda hangi siteye girsem açılır pencere olarak aynı sayfa çıkıyordu. En sonunda merak ettim ve okudum. Orada cinlerle ilgili birçok şey yazıyordu ve sayfa her formatta açılıyordu çok şaşırdım çünkü bu milyonda bir görülecek bir şey. Her neyse merakım daha da arttı ve sayfayı okumaya başladım. Nasıl cin çağırılır diye bir ikon vardı, tıkladım ve orada adım adım yazıyordu. Sayfayı kaydettim ve yatağıma yatıp uyumaya çalıştım. Saat 3’ü geçiyordu ama uyuyamadım, bir şey beni dürtüyordu ve tekrar bilgisayarımı açtım kaydettiğim o sayfayı sildim. Sigara içmek için dolabın çekmecesini açtım, sigaramın yanında bir kağıt vardı. Hemen açtım, aman Allahım o da ne! Az önce kaydedip sildiğim sayfa… Çok korktum ve hemen tekrar bilgisayarımı açtım, yazıcının programına baktım; o sayfa daha 22 saniye önce yazdırılmış. Ama yazıcının kartuşları yoktu çünkü o günün akşamüstü doldurtmak için ofsete bırakmıştım. O kadar korktum ki bilgisayarımın fişini çektim.

Meğer olay bundan sonra başlıyormuş… Kağıdı hızla tekrar okumaya başladım, cin çağırma seansını anlatan yazının altında “çağırmasan da gelir” diye yazıyordu. Ve bir anda odamın havası çok ağır oldu, nerdeyse nefes alamıyordum. Kapıya doğru yöneldim, ağabeyimi uyandıracaktım ama kapı kilitliydi ve açılmıyordu. Nefes almam iyice zorlaştı ve eski Türk filmlerindeki kötü adam gülümsemesi gibi bir ses duydum. Öyle bir bağırıyordu ki nerdeyse kulaklarım patlayacaktı. Kapıyı iki-üç tekme atarak kırdım ve hemen çıktım. Tam karşımda lavabonun aynası vardı, gördüklerim karşısında donakalmıştım! Orada simsiyah bir adam vardı ve çok korkunçtu, aynanın üzerinde de “Bir daha dalga geçersen ölürsün” yazıyordu. Öyle korkmuştum ki bir daha dalga geçmeyeceğim diye yalvarır tarzda bağırıyordum. Koşarak ağabeyimi uyandırdım, olanları anlatırken bayılmışım. Beni bir süre sonra ağabeyim uyandırdı ve rüya gördüğümü söyledi. Ama rüya olmadığına eminim. Sabaha kadar uyuyamadım.

Sabah olduğunda, bilgisayarımı açtım; yazıcının programında o dosya kayıtlı değildi. Olamazdı gözümle görmüştüm. Geri dönüşüm kutusuna baktım, sildiğim dosya orada yoktu. Hemen interneti açıp yazıyı okuduğum siteye girdim ama öyle bir adres de yoktu ve kağıt da en son bıraktığım yerde yoktu. Sanki hiçbir şey yaşanmamıştı, tek geri kalan kırılan kapı olmuştu. Bu olayın etkisinden kurtulmak için psikoloğa gittim, bana cin diye bir şey olmadığını söyledi. Ben de olduğunu ve dalga geçmemesini söyledim. O anda doktorun odasının tavanında şu yazı belirdi; ‘Aferin!’”



“O gece çok yorgundum. Ama sadece yorgunluk... Güç bela odama gidip yatağa yattım. Yatağım anormal derecede soğuktu. Sanki buz kütleleri vardı yatağımda. Oysa aylardan nisandı ve annem romatizmaları olduğu için kaloriferleri yakmaya devam ediyordu. O soğuk yatakta uyumaya çalışırken pencereden bir ses geldi. Sanki biri pencereye vuruyordu. O an tüm tüylerim diken diken oldu. Şu anda bu satırları yazarken bile ürperiyorum ama neden bilmem o anlık bir cesaretle yatağımdan doğruldum ve pencereye gittim. Güneşlik çekiliydi ve açtığımda karşıma ne çıkacağını bilmiyordum. Buna rağmen hiç düşünmeden, sanki aklımı kaybetmiş gibi güneşliği açtım. Tam karşımda bir adam duruyordu. Oysa evimiz üçüncü kattaydı. Bana bakıyor, gülümsüyor ve camı açmamı söylüyordu. Taş kesilmiştim. Camı açmadan yatağıma doğru döndüm. Orada, yatağımda oturuyordu... Gözlerimi kapattım ve bildiğim tüm duaları okudum. Yanımdan geçtiğini, süzüldüğünü duyuyor ama hiç hareket etmeden sadece dua ediyordum. Gözlerimi yeniden açtığımda gün ışıyordu...”

Comments

Popular posts from this blog

YAKITI BİTEN UÇAK NASIL SAVAŞTI?

Leyla Tekül musevi oldu!!!