DÜNYANIN LANETLİ YERLERİ!


Dünyanın pek çok yerinde lanetli olduğu bilinen yerlerden en ürpertici olanlarını sizler için seçtik. Görüntüleriyle bile oldukça ürkütücü görünen bu mekanların hikayeleri de tüylerinizi diken diken edecek. Hayaletler, duyulan garip sesler, çığlıklar, evlerde işlenen garip cinayetler, ne ararsanız bu mekanlarda var. Hazırsanız başlıyoruz…

Bran Şatosu

Transilvanya'daki bu ürpertici şato, Dracula'nın kalesi olarak da biliniyor. Aslında Dracula tam olarak bir vampir değildi. Ancak hayati incelendiğinde tüm bu Vampir hikayeleri için gerekli malzeme bulunabilir: zeka, soyluluk, canilik ve tabi ki kan emicilik… Anlatılanlara göre Dracula bir diğer adıyla kazıklı Voyvoda, büyük katliamlarından birinde, etrafında yüzlerce kişi kazığa geçirilirken kendisi bir masada oturmuş hem katliama izliyor hem de yemek yiyordu. Yemek esnasında ekmeğini kurbanlardan akan kana banarak yemeye başladı. Ve bu yazarlara çok büyük bir esin kaynağı oldu. Dracula isminin Vampirlikle özdeşleştirilmesinin ardında ise ünlü yazar Bram Stoker yatar. Stoker yazdığı romanda Vlad Dracula’yi ölümsüzleştirir ama bunu yaparken Vlad Dracula’ya ait olmayan özellikleri de ona mal eder.

Myrtles Plantasyonu

St. Francisville Louisiana'da bulunan bu ev "Amerika'nın en lanetli evi" olarak da bilinir. Canlanan yağlıboya tabloları, kanlı el izi ve kendi kendine açılıp-kapanan kapıları fenomen lanetleri arasında yer alıyor. 1794′te inşa edilen bu plantasyonun bugün 12 hayalete ev sahipliği yaptığı söyleniyor. Bazılarına göre evde tam 10 cinayet işlenmiş, bazıları ise sadece birini resmi olarak kabul ediyor. Evde gezinen hayaletler ise şöyle belirlenmiş:

- Cleo: İki çocuğu öldürmek suçundan evin etrafında asılan bir köle

- Öldürülen iki çocuk

- William Drew Winter, evde yaşamış bir avukat. Kendisi evde vurularak öldürülmüş, kesin kabul edilen tek cinayetin de bu olduğu söyleniyor.

- Başka köleler

- Piyanoyu çalan bir hayalet

- Evin üzerine inşa edildiği Kızılderili mezarlığı’ndan gelen bir takım Kızılderili hayaletleri

 

Pfister Oteli

1893 yılında inşa edilen bu otel ABD başkanı William McKinley ve ondan sonraki bütün başkanları ağırlamıştır. 1927'de ölen otelin kurucusu Charles Pfister'in hayaletinin gece vakti otele kayıt yaptırdığı söyleniyor. Bazı müşteriler de bazen garip sesler duyduklarını ve doğaüstü deneyimler yaşadıklarını anlatıyorlar.

 

 

 

Alcatraz

Bir zamanlar dünyanın en sıkı güvenliğine sahip Al Capone ve George Kelly gibi ünlü suçluları barındırmış bu hapishane San Francisco Körfezi'ndeki adada bulunuyor. Hapishane faaliyeti sonlandırılan mekanı ziyaret edenler, çığlıklar aniden kapanan hücre kapıları veya ayak sesleri duyduklarını iddia ediyorlar.

 

 

Amityville

13 Kasım 1974 akşamı saat 18:30’de sakallı bir genç, New York, Long Island’ın Amityville kasabasındaki Henry’nin Barı’na hızla daldı ve “Bana yardım edin! Sanırım annem ve babam vuruldu.” diye bağırdı. Barda toplanan grup, gençle birlikte 112 Ocean Avenue’deki eve gittiler ve gencin anne ve babasının cesetlerini buldular. Bölge polislerinin evde yaptığı araştırma sonucu dört ceset daha bulundu. Gencin adı Ronald DeFeo Jr’dı ve kurbanlar ise babası Ronald DeFeo Sr, annesi Louise DeFeo ve onun dört kardeşiydi. Tüm kurbanlar, sabah saat 3 civarlarında. 35 kalibrelik Marlin tüfeği ile vurulmuştu. Hepsi de yanakları sağa dönük şekilde, sırtüstü yatar halde bulunmuşlardı. DeFeo ailesi, aldıkları 1965 yılından beri bu evde oturuyorlardı. Cinayetleri ilk başta Louis Fallini adlı bir tetikçinin işlediği düşünülürken, yapılan sorguda Ronald Jr kafasındaki seslerin bunu yapmasını emrettiğini söyleyerek tüyler ürperten şu itirafta bulundu: “Bir kere başladığımda, kendimi durduramadım, o kadar hızlı oldu ki…” Ronald Jr, altı farklı cinayetten ömür boyu hapse mahkum oldu. Fakat Amityville’de DeFoe evinin hikayesi yeni başlıyordu. DeFoe cinayetlerinden 13 ay sonra Aralık 1975’te, George ve Kathleen Rutz çifti, evi 80 bin dolara satın aldılar. İlk gezdirme esnasında, emlakçı kendilerine cinayetlerden bahsetmesine rağmen, aile bunun kendileri için çok da sorun olmayacağını söylemişti. Ev, Hollanda kolonisel yapıda inşa edilmişti, nehir kenarında olduğu için bir kayıklığı ve yüzme havuzu mevcuttu. Lutzlar, kendi evleri olmasına rağmen, yeni bir başlangıç için bu evi almışlardı. Kathleen’in önceki evliliğinden Daniel (9), Christopher (7) ve Melisa (5) adlarında üç çocuğu ve ailenin de Harry adında da bir labrador köpeği vardı. Lutzlar 23 Aralık 1975’te eve taşındılar. DeFoe ailesinin eşyalarının çoğu evin içindeydi. George’un bir arkadaşı, evin geçmişini öğrendiğinde, evin kutsanması gerektiği hususunda ısrarcı olmuştu ve onlar da Peder Ralph J. Pecoraro’yu evi kutsaması için davet etmişlerdi. Peder, eve girip kutsal suyu döküp, duasına başladığında bir ses ona “Çık dışarı” diye bağırdı. İlk başta çifte bu durumdan bahsetmeyen Peder, telefonla evi arayıp durumu onlara anlatmaya çalıştığında ise telefon aniden kesilmiş ve bir daha da bağlanmamıştı. İlk başta hiçbir hareket olmayan evi, üst üste yaşanan olayların ardından Lutz’lar 14 Ocak 1976’da terk ettiler. 1977’de Jay Anson, Lutz’ların yaşadıklarını “Amityville Horror – A True Story” kitabında derledi ve kitap bestseller oldu. 1979’da ise başrollerini James Brolin ve Margot Kidder’ın oynadığı kitapla aynı adı taşıyan film, evin ününü dünya çapında yaygınlaştırdı. New York'ta bulunan evin eski sahipleri gece vakti çalınan bando sesi garip kokular bazen de siyah garip bir yaratığın varlığından söz ediyorlar.

 

Edinburgh Kalesi

İskoçya’nın en büyük turistik cazibe merkezlerinden olan bu kalede çok fazla hayalet olduğu söyleniyor. Bunlardan en ünlüsü savaşta kaleye saldırı düzenlendiği anda ortaya çıkan hayalet davulcudur. Bir başka rivayette ise, ihtişamlı kalenin koridorlarında ölülerin sesinin yankılandığı ve kalenin zindanlarında, güney köprü kemerinde, avlusunda insan hayaletlerin yanı sıra köpek hayaletlerinin de görüldüğü söyleniyor.

 

Paris Yeraltı Mezarlığı

700′lü yıllarda Paris’te meydana gelen veba gibi salgın hastalıklardan ölenler kilisenin kararıyla, kireç ocaklarında yakıldı. Bu maksatla yerin altına yapılmış odalarda binlerce insan kireçlenerek ortadan kaybedildi. Ta ki 1844 yılında ilk kazılarda odalar ortaya çıkarılıncaya kadar bu konu gizli kaldı. Ardından yapılan Paris Metrosu’nun inşaatı sırasında bütün Paris altının mezar odalarıyla dolu olduğu görüldü. Kafatasları ve kemiklerin üst üste yığıldığı bu mezarlıklardan garip sesler geldiği söyleniyor.

 

Point Hicks Deniz Feneri

Avustralya'nın doğu kıyısında bulunan bu deniz fenerinin korucusu 1947'de gizemli bir şekilde kaybolur. Sonraları birçok ziyaretçi geceleri korucunun bot seslerini duyduklarını iddia etti. Bu arada korucunun hayaletinin halen kapı kollarının parlatıp temizlediği de söylentiler arasında.

 

Coronado Oteli

San Diego, Coronado'da bulunuyor. 1982 yılında genç bir kadın California Körfezi'nde bulunan bu lüks otele kocasını beklemek üzere kaydını yaptırmış. Kocası otele hiç gelmemiş ve birkaç gün sonra da kadın merdivenlerde ölü olarak bulunmuş. O günden beri otelin çalışanları ve konukları siyah giysili ve soluk benizli bir kadın silüetine rastladıklarını söylüyorlar.

Comments

Popular posts from this blog

YAKITI BİTEN UÇAK NASIL SAVAŞTI?

Leyla Tekül musevi oldu!!!