SEKİZ ASIRDIR ÇÜRÜMEYEN CESEDİN SIRRI!


Anadolu'nun her bir köşesinde esrarını koruyan bir hikaye ile karşılaşmak mümkün. Evliya olarak adlandırılan İslam alimlerinin gösterdiği olağanüstü mucizeler dilden dile anlatılır. Evliyaların defnedildiği ve sonradan türbe haline getirilen yerler, özellikle dini günlerde ziyaretçi akınına uğrar. Kastamonu'da bir türbedeki sekiz asırdır çürümeyen beden ise görenleri hayrete düşürüyor. Halk dilinde 'Ayağı Yanık Sultan' olarak bilinen türbede çürümemiş bedenin ayak kısmı camekan içinde teşhir ediliyor.



Bizans Ordusunu 1071'te Malazgirt'te yenerek Anadolu'ya giren Selçuklular, zaman içinde fetihlerine devam ederler. Birkaç yıl sonra ise Bizans'ın elindeki Kastamonu'nun kapısına dayanırlar.

Kastamonu Kalesi'nin kuşatması sırasında Selçuklu askerlerinin başındaki komutan Aşıklı Sultan atılan zehirli bir okla şehit düşer. Kastamonu'yu Bizanslılardan alan Selçuklular, Aşıklı Sultan'ı şehit olduğu yerde defnederler.

Aşıklı Sultan'ın defnedildiği yere daha sonra bir türbe yapılır. Selçuklu'nun ileri gelenlerinden Mağripli Mehmet Ağa ve kim olduğu tam bilinmeyen üç kişi daha bu türbeye defnedilir. Türbe yüzyıllar boyunca Aşıklı Sultan türbesi olarak bilinir, çevre halkı tarafından ziyaret edilir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında ise ziyaretçilerden birisi farklıdır. Çok sık gelir Aşıklı Sultan Türbesi’ ne, saatlerde dua eder. Ancak sayısız ziyaretine, onca duaya rağmen istediği bir türlü yerine gelmez. İstediği yerine gelmediği için Aşıklı Sultan’ ı suçlar.

Vakit gece yarısını geçtiğinde, Aşıklı Sultan Türbesi'nin önüne gelir. “Sen evliya olsan, dualarım karşılık bulurdu. Eğer ermişsen kurtar bakalım kendini.” diyerek türbeyi ateşe verir.

Yangın başladığı esnada türbede yatan zat, zamanın valisinin rüyasına girerek "Kalk beni kurtar" diye haykırır. Vali kan ter içersinde uyanır ancak tekrar uykuya dalar. Zat ikinci sefer ikaz eder valiyi rüyasında. Vali bu sefer de "hayırdır inşallah " deyip tekrar uykuya dalar. Üçüncü seferinde türbede medfun zat daha bir hiddetle bağırır valiye rüyasında "Yanıyorum, kalk beni kurtar diyorum. Ne diye uyuyorsun!" diyerek çıkışır.

Üç sefer üst üste gördüğü rüya valinin aklını başına getirir ve yaverine Kastamonu'da
o saatlerde bir yangın olup olmadığını sorar. Yaveri Kale Kapısı mevkiinde bir türbenin yanmakta olduğunu söyleyince derhal yangın mahalline gelir ve söndürme çalışmalarına bizzat katılır.

Yangın söndürülür ancak bir tabut ayakucundan alev almıştır. Tabutun yanan kısmından içerisi de görünür hale gelir. Tabuttan içeri bakanlar inanılmaz bir gerçekle karşılaşır. Aşıklı Sultan'ın bedeni aradan geçen sekiz asra rağmen çürümeden öylece durmaktadır.

Aşık Sultan'ın çürümeyen bedeninin ayak kısmı camekan içine alınır ve ziyaretçilere gösterilir. Bu olayın ardından türbe “Yanık Evliya Türbesi “ olarak anılmaya başlar. Yangının izleri hem Aşıklı Sultan'ın ayaklarında hem de türbenin duvarlarında hala belirgin şekilde durmaktadır.

Aşık Sultan'ın sekiz asırdır bedenin çürümeden günümüze kadar ulaşması ilahi bir işaret mi yoksa, Türklerin Orta Asya'dan Anadolu'ya taşıdıkları mumyalama tekniğinin bir sonucu mu? Çürümeyen cesedin sırrı hala aydınlatılabilmiş değil.

Comments

Popular posts from this blog

YAKITI BİTEN UÇAK NASIL SAVAŞTI?

Leyla Tekül musevi oldu!!!