LİZ TAYLOR ÖLÜMÜ NASIL ANLATMIŞTI?


İnsanoğlu ölümden sonraki yaşama diğer adıyla öbür dünyaya hep merak duymuştur. Ölümün kapısında neler yaşanıyor, öbür dünyada ne var? Ölümle yaşam arasında gidip gelenlerin anlattıkları belki bu sorulara biraz ışık tutuyor. Geçtiğimiz günlerde hayata veda eden Hollywood yıldızı Elizabeth Taylor da daha önce ölümle yaşam arasında gidip gelmiş biriydi. İşte Elizabeth Taylor gibi ölümün kıyısından dönenlerin yaşadıkları ve ölümün giriş kapısı üstüne yapılan tartışmalar.



Ölüme Yakın Deneyim. Tıbbi anlamda kalbi durup daha sonra tıbbı müdahale yani reanimasyonla tekrar hayata dönen insanların bu sırada yaşadıkları Ölüme Yakın Deneyim olarak adlandırılıyor. Gerçekten ölüm deneyimi yaşayanlar ile şehir efsaneleri birbirine karışıyor çoğu zaman.

Klasik bilim bu evreyi geçirenlerin anlattıklarını bir halüsinasyon olarak nitelendiriyor. Ancak ölümle yaşam arasında gidip gelenlerin anlattıkları bazı bilimsel araştırmacılar tarafından klasik bilimin tüm itirazlarına rağmen büyük bir ciddiyetle araştırılıyor. Bu tip deneyim yaşayanların anlattıkları bilimsel raporlar haline getiriliyor.

Ölüm Yakın Deneyim terimi ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri’nden araştırmacı hekim Dr.Raymond Moody tarafından ortaya atılmış.  Dr. Raymond Moody ve Dr. Elisabeth Kubler- Ross bu deneyimi geçiren kimselerin anlattıkları ve hastanelerde kaydedilen raporlar üzerinde çalışmış ve binlerce vakanın titizlikle incelenmesinden sonra şu sonuçlara varmışlardır:

Reanimasyonla yaşama döndürülenlerin anlattıklarında büyük ölçüde ortak noktalar bulunmaktadır.

Öldü teşhisi konulan kimseler, bedenlerinin ölü sayıldıkları sürede, bilinçlerini yitirmemişler, gözleri kapalı oldukları ve yerlerinden kalkmadıkları halde, çevrede olup bitenleri görebilmişler, bilebilmişlerdirler. (Doktorun hemşireyle neler konuştuğu, hemşirenin neyi almak üzere, ne zaman, nereye gittiği vs. Burada, beş-duyunun dışındaki bir algılamanın söz konusu olduğu ileri sürülür.)

Ölü sayıldıkları sürede yalnızca ameliyat odasında olup bitenleri değil, oda dışındaki, oda duvarlarının ardında cereyan eden olayları bile görmüşler, yaşama döndüklerinde gördüklerini ayrıntılarıyla anlatmışlar, anlattıkları da doktorları tarafından tümüyle doğrulanmıştır.

Moody, Kubler-Ross ve onlar kadar bu konu üzerinde çalışmış olan Dr. Karlis Osis’in inceleme sonuçlarına göre yeniden yaşama dönenlerin anlattıklarında en çok ortak görünen hususlar şunlardır:

1. Bedenin terk edildiği birinci aşamada:

Huzur ve sükûnet duygusu hissetme.

Çekilme veya fırlama tarzında yükselme izlenimi.

Ölüm döşeği görüntüleri denen algılamalarda bulunma (eskiden kaybetmiş olduğu yakınlarına kavuşma, melodi, ışık, renkler, dinsel-mitolojik varlıklar algılama vs.)

Karanlık bir tünele doğru çekilme izlenimi.

2. Bedenin terk edilmesinden sonraki aşamada:

Karanlık tünelden geçtikten sonra her şeyin yeniden aydınlanması.

Fiziksel bedenini (ölü durumdaki vücudunu) ve diğer insanları görme.

Kendini diğer insanlara duyuramama (sesini insanların işitmemesi ve kendisini onların görmemesi; bu duruma rüyalarda da rastlanır.)

Kendini hafif ve mutlu hissetme.

Duvar gibi katı nesnelerin içinden geçebilme.

Fiziksel bedene geri dönmeyi istememe.

Fiziksel aleme ilişkin görüntülerin belli bir süre sonra silikleşip kaybolması.

Tüm yaşamının bir film şeridi gibi gözünün önünden hızla geçmesi.

3. Fiziksel bedene dönüldüğü aşamada:

Işık görünümünde algılanan bir varlığın tekrar dünyaya (fiziksel aleme) dönmesi konusunda kendisini ikna etmeye çalışması.

İradi (isteyerek) veya irade-dışı olarak fiziksel bedene dönme izlenimi.

Fiziksel bedene dönülürken soğukluk duygusu hissetme.

Hollwood’un menekşe gözlü güzeli olarak bilinen Elizabeth Taylor da ölüme yakın deneyim yaşayanlardan biriydi. Geçtiğimiz günlerde hayata veda eden Elizabeth Taylor, geçirdiği bir ameliyat sırasında tıbbi anlamda 5 dakika ölü kalmıştı.

CNN'de yayınlanan Larry King Live isimli programda kendisi yaşadıklarını şöyle anlatmıştı.  "Michael Todd'un (uçak kazasında kaybettiği 3. eşi) ruhuyla karşılaştım. Ben de onunla burada kalmak istediğimi söyledim, fakat o bana dünyaya geri dönmem gerektiğini ve daha vaktimin gelmediğini söyledi. Onun aşkı ve sevgisi beni tekrar yaşama döndürdü."

17 Eylül 1975'te Dannion Brinkley'in yaşadığı deneyim de bu konuda ünlüdür. Brinkley,  telefonla konuşurken, yakınına yıldırım düşmüştü. Yıldırımın telefon kablosundan geçerek kulağından tüm bedenine ve sonra ayağına kadar inmesi sırasında kalbi durmuştu. Kalbi durduktan sonra hastaneye kaldırılan Brinkley kurtarılamamış ve morga kaldırılmıştı. Morgda bir anda hayata dönen Brinkley klinik olarak tam 28 dakika ölü kalmıştı.

Dannion Brinkley, yaşadığı deneyimi daha sonra Saved by the Light ("Işık tarafından Kurtarıldı") isimle yazdığı kitapta anlatmıştı. Bu kitap yine aynı isimle Hollywood tarafından sinemaya uyarlanmıştı.

Kısa süreliğine ölümün soğuk yüzü ile tanışanların iddiasına göre, kalp durduğunda ışık huzmesi ve ölen yakınlar görülüyor.

"Çok büyük, etkileyici ve özel bir ses duydum. Tanrının sesi gibi hissettim ama o olup olmadığını bilmiyorum. O ses benle konuştu ve benim bir gün araştırmacı olacağımı, kitaplar yazacağımı söyledi."

Bu sözler üç kez ölümle burun buruna gelen P.M.H. Atwater'a ait. Atwater bir banka memuruydu. Bir gün evlendi ve hamile kaldı. Hamileliği sırasında kanaması olunca kaldırıldığı hastanede, ameliyat masasında hayatı değişti. Tam bu noktada kalbi duran bankacı kadın ölüm ve yaşam arasındaki ince çizgide gidip geldi. Dönüş'ü yaşayınca kendini Ölüme Yakın Deneyimler araştırmalarına adadı.

Atwater 1977 yılında, ameliyat masasında yaşadığı hayret verici hikayeyi şöyle özetliyor : "Özel bir ses duydum o anda. Çok büyük bir sesti. Tanrının sesi gibi hissettim ama ben öyle nitelendirmedim. O ses benle konuştu. Araştırmacı olacağımı ve kitap yazacağımı söyledi. Ben hayata bu misyonla geri geldim."

Daha sonra da iki kez ölümün eşiğine gelen Atwater, yaşadıklarından yola çıkarak bu konuda araştırmalar yaptı ve kitap yazdı.  Atwater, ölüme yakın deneyim yaşayan kişilerin geçtiği aşamaları şöyle anlatıyor: "Örneğin bir ameliyat esnasında kalbi duran kişi bedeninin dışına çıkıyor ve kendini yukarıdan görüyor. Uçar gibi hafifçe süzülüp ucunda ışık olan bir tünele doğru gidiyor. O tünelde ölmüş olan insanları görüyor. Bazen de kendilerine huzur duygusu veren kişiler tarafından karşılanıyor. Fakat ileri gitmemeleri için bir engel bulunuyor ve oradan geri dönüyorlar. Bazıları ise sadece ses duyarlar. Örneğin ben onları görmedim sadece ses duydum."

Yaklaşık 4 bin kişinin üzerinde çalışmalar yapan Atwater, ölüme yakın deneyimin özel ve bilimsel bir çalışma olduğunu belirtiyor. Ölüme yakın deneyimlerin, asla halüsinasyon olarak değerlendirilmemesi gerektiğini vurgulayan Atwater, “Kalbin durması anında yaşanan olaylar halüsinasyon ya da hayal ürünü değil. Bunlar tamamen gerçek. Yaşanan olaylar bunun kanıtıdır" diye konuşuyor.

Bilimsel çevreler bu tip deneyimlerin bir çeşit halüsinasyon olduğunu belirtiyor. Ancak bu tür araştırmalardan yola çıkan paranormal olayları inceleyen uzmanlar ve bilimadamları ise bu deneyimleri ölümden sonra hayatın olduğuna kanıt olarak gösteriyor.  Yazılanlar ve çevrenizde anlatılanlara bakarak karar vermek size kalıyor.

Comments

Popular posts from this blog

YAKITI BİTEN UÇAK NASIL SAVAŞTI?

Leyla Tekül musevi oldu!!!