700 yıldır bozulmayan naaşın sırrı


Tarih boyunca değişik medeniyetlere ev sahipliği yapmış Anadolu topraklarında binlerce efsane anlatılır. Kuşaktan kuşağa geçen bu efsanelerin kimi tarihsel bir gerçeğe dayanır, kiminde de rüyada görülenler gerçek diye anlatılır. Elazığ Harput'taki Arap Baba efsanesi ise hem gerçeği hem rüyayı içinde barındırır.



Yaygın inanışa göre, çok eski yıllarda Harput’ta büyük bir kuraklık başlamış. Yağmurlar yağmaz, otlar yeşermez olmuş. İnsanların yağmur duasına çıkmaları, yalvarıp yakarmaları fayda etmemiş.

Bir gece Harput’ta Arap Baba türbesine yakın evlerden birinde oturan Selvi adlı yaşlı bir kadın rüyasında, Arap Baba’nın türbedeki naaşının başını kesip bir dereye atarsa yağmur yağacağını görmüş. Komşularına anlattığı rüyası bütün Harput’a yayılmış.

Günler geçmiş Harput’a bir damla yağmur düşmemiş. Kıtlık kapıda. Çaresiz kalan insanlar Selvi Nine’yi Arap Baba'nın başını kesme konusunda ikna etmeye çabalamış. Ancak yaşlı kadın buna cesaret edemeyince, bir gece evinin etrafında toplanıp evi taşlamaya başlamışlar. Ertesi sabah yaşlı kadın çaresiz, yüreğindeki korkuları bastırmaya çalışarak, Arap Baba’nın türbesine gitmiş ve cesedin başını keserek dereye atmış.

Bunun üzerine yağmurlar başlamış başlamasına ama kıtlıktan daha büyük bir felaket yaşanmış. Seller coşmuş, dereler taşmış. Yağmurlar bir rahmet olmaktan çıkmış, felakete dönüşmüş. Yine bir gece Selvi Nine rüyasında bu defa Arap Baba’yı görmüş. Arap Baba, “Eğer başımı attığın yerden alıp yerine koymazsan yağmurlar dinmez, senin de halin haraptır” diye öfkeyle bağırmış.

Yaşlı kadın, sabah korkuyla uyanıp dereye indiğinde, kesik başın dere kenarında durduğunu görmüş, hemen alıp getirip sandukada yerine koymuş. Ardından yağmurlar dinmiş ve her şey eski haline dönmüş.

Bu efsanade adı geçen Arap Baba, aslında tarihi bir kişilik. Gerçek adı Yusuf olup, babasının adı Arabşah’tır. 13. yüzyılda yaşayan Arap Baba, Harput’un fethi için gelen Selçuklu kumandanlarından olup, aynı zamanda büyük bir velidir.

İslamiyeti yaymak için bazen kılıç kullanan Arap Baba, çoğu zaman insanlara doğru yolu göstermek için vaaz ve nasihatlerde bulunur. Sık sık,“Kılıçla geldim kalemle gideceğim” dediği belirtiliyor.

Harput'ta vefat eden Arap Baba için 1279 yılında bir türbe yapılır. Türbenin alt katında kabir odası, üst katında ise ziyaret edilen sanduka vardır.

Arap Baba’nın kabrinin bir özelliği de naaşının herkes tarafından görülebilecek şekilde açıkta olmasıdır. Türbe içinde üzeri yeşil kumaşla örtülü camdan bir sanduka içerisinde Arap Baba'nın naaşı bozulmamış bir şekilde gözüküyor. Yanında ise efsaneye konu olan kesik baş bulunuyor.

Arap Baba'nın cesedinin 700 yıldır bozulmadan durmasının sırrı ise eski Türk geleneklerine göre mumyalanmış olmasına bağlanıyor.

Comments

Popular posts from this blog

YAKITI BİTEN UÇAK NASIL SAVAŞTI?

Leyla Tekül musevi oldu!!!