YANMIŞ CESETTEKİ YANMAMIŞ FOTOĞRAF!!!

Her cinayet mutlaka ardında bir iz bırakır. Boş arsada bulunan tanınmayacak halde yanmış bir ceset... Ne cinsiyeti ne de kimliği belli. Ancak olay yerinde öyle bir obje bulunuyor ki cinayetin çözümünde birebir rol oynuyor: her şeyin yanıp kül olduğu yerde sağlam olarak bulunan vesikalık bir fotoğraf.



2008 yılının son günleri İstanbul’da boş bir arsada yanmış, kimliği ve cinsiyeti belirsiz bir ceset bulunuyor. Küller arasında olay yeri incelemesi yapılıyor ve yanmış ceset, kimliği ve cinsiyetinin belirlenmesi için adli tıbba götürülmek üzere kaldırılıyor. Tanınmayacak halde bulunan cesedin altından kenarları yanık ancak çoğunluğu sağlam kalmış bir kadın fotoğrafı çıkıyor. Olay yerinde fotoğraf haricinde başka hiçbir delil bulunamıyor.

Adli tıbbın incelemesi sonucu cesedin bir kadına ait olduğu anlaşılıyor ancak kimliği belirlenemiyor. Olay yerinde bulunan fotoğrafla cesedin bir ilgisi olup olmadığı da bilinmiyor. Kimliğin belirlenebilmesi için çalışma başlatılıyor. Kayıp müracaatları, evden kaçanlar, o tarihlerde kaybolan kadınlarla ilgili yapılan araştırmada 3-4 kadın canlı olarak bulunuyor, ailelerine teslim ediliyor.  Soruşturmayı yürüten ekip bu çalışmada da cesedin kimliğinin belirlenmesi konusunda bir sonuca varamıyor. Elinde sadece olay yerinde buldukları fotoğraf olan ekip, sonunda çareyi fotoğrafı bir televizyon kanalıyla paylaşarak duyuru yapmakta buluyor. Olaydan yaklaşık 20 gün sonra fotoğraf, bir televizyon programı aracılığıyla yayınlanıyor, fotoğrafın sahibini tanıyanların emniyeti aramaları isteniyor.

Yayından yaklaşık iki hafta sonra bir telefon geliyor, telefonun diğer ucundaki kız ‘Fotoğraftaki benim ablam’ diyor. Bunun üzerine ekip aileye ulaşıyor ve ifadelerini almaya başlıyor. Aile, ifadelerinde kızlarının 23 Aralık tarihinden bu yana kayıp olduğunu ancak 4-5 gün sonra jandarmaya bildirdiklerini belirtiyor. Aile fertlerinin kayıp bildirimini geç yapmaları ve çelişkili ifadeleri polisi şüphelendiriyor. Uzun süren sorgulama ve araştırmalar sonucu yanmış cesedi bulunan genç kadının, erkek kardeşi tarafından öldürüldüğü anlaşılıyor. 17 yaşındaki erkek kardeş, ifadesinde genç kadını önce eliyle boğarak öldürdüğünü sonra boş arazide tinerle yaktığını ve yanışını izledikten sonra olay yerini terk ettiğini itiraf ediyor.

Cinayetin neden işlendiği araştırıldığında bir yıllık evli olan 23 yaşındaki genç kadının eşiyle yaşadığı problemler dolayısıyla ailenin de olaya dahil olduğu ve genç kadının namus nedeniyle öldürüldüğü anlaşılıyor. Bu sebeple cinayeti işlediğini itiraf eden erkek kardeş ile birlikte ona bu cinayeti azmettiren ve sorumlu olan ailenin diğer fertleri de tutuklanıp yargılama süreci başlatılıyor.

Yargılama süreci halen devam eden ve medyada ‘töre cinayeti’ olarak yer alan bu cinayet vakası, insan vücudunun tanınmayacak halde yakıldığı bir yerde, esrarengiz bir şekilde sağlam halde bulunan maktulün fotoğrafı sayesinde çözüme ulaştırılıyor. O fotoğraf nasıl olmuştu da yanan bir cesedin altında zarar görmeden kalmıştı? İlahi bir güç fotoğrafın zarar görmesini engelleyerek cinayetin çözülmesini mi sağlamıştı? Nasıl olduysa o fotoğraf olay yerinde sağlam bir halde bulundu ve cinayeti aydınlattı. Başta da söylediğimiz gibi; her cinayet mutlaka ardında bir iz bırakır.