HACI BAYRAM VELİ'NİN KEHANETİ!


Anadolu'da İslam alimlerinin gösterdiği değişik mucizeler anlatılır. Evliya olarak adlandırılan bu kişiler, İslam dininin Anadolu'ya yerleşmesinde büyük rol oynamış, Osmanlının beylikten, İmparatorluğa dönüşmesine katkı sağlamışlardır. Ankara'da bir dergah kuran Hacı Bayram Veli de bunlardan biridir. Dönemin padişahı Sultan İkinci Murat'a “isyancı” diye bildirilen Hacı Bayram Veli, doğru çıkan kehanetleriyle bakın padişahı nasıl şaşırtmıştı.



Osmanlı İmparatorluğu, 1402'deki Ankara Savaşı'nda Timur'un ordularına yenilir ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Anadolu'daki eski beylikler tekrar bağımsızlıklarını ilan etmeye başlar.  Çelebi Mehmet tarafından zor da olsa yeniden birlik sağlanır. İmparatorluk eski gücüne kavuşur.

Sultan İkinci Murat'la imparatorluğun büyümesi devam eder. Edirne alınarak başkent yapılır. O zaman Engürü diye bilinen Ankara'da bir dergah kuran Hacı Bayram Veli'nin adı duyulmaya başlar. Bir  çiftçinin çocuğu ve asıl adı Numan olan Hacı Bayram Veli, küçük yaştan itibaren Ankara ve Bursa'da  İslam alemlerinden dersler almaya başlamış biriydi. Özellikle tasavvuf alanında kendini geliştiren Hacı Bayram Veli'nin her gün huzuruna birçok kişi gelir. Vaazları etkileyicidir. Dergahındaki talebelerinin sayısı gün geçtikçe çoğalır.

Dergahtaki bu hareketlilik kimilerince farklı yorumlanır. Devletin yöneticilerinden birileri Padişaha ; "Sultanım! Ankara'da Hacı Bayram isminde biri, bir yol tutturarak halkı başına toplamış. Bir isyan çıkarmasından korkarız!" diyerek padişaha şikayette bulunurlar.

Sultan İkinci Murat, hemen iki kişi görevlendirip  "O kimseyi hemen gidip huzurumuza getirin. Emrimize baş kaldırıp isyan ederse, zincire vurarak getirin!" emrini verir.

Görevli iki kişi ellerinde padişahın fermanıyla Ankara'ya gitmek için Edirne'den yola düşerler. Görevlilerin önüne şehrin yakınlarında bir gençle, yaşlı, nur yüzlü birisi çıkar. Selâmlaştıktan sonra ihtiyar kişi  "Evlâtlarım! Nereden gelip nereye gidiyorsunuz?" diye sorar.

Görevliler: "Ankara'da Hacı Bayram isminde biri, etrafına adamlar toplayıp, padişahımıza başkaldırmış. Onu yakalayıp padişahın huzuruna götüreceğiz." derler.

Bu söz üzerine ihtiyar kişi  "Aradığınız Hacı Bayram bu fakirdir." der.  Görevliler, Hacı Bayram Veli’ye bakar ve oldukça şaşırırlar. Aradıkları isyancı bu olamazdı. Bu nur yüzlü, hoş sözlü kişi, hiç isyan edecek birine benzemiyordu.

Hacı Bayram Hazretleri: "Evlâtlar! Sizin geleceğinizi biliyorduk. Onun için yola çıkıp sizi bekledik. Sultanımızın fermanı başımız üzerindedir. Haydi, durmayınız, elimi zincirle bağlayınız; bir an önce gidelim!"der

Bu sözlere iyice hayret eden görevliler: "Sizi yanlış anlatmışlar efendim. Size karşı edepsizlik etmekten hayâ ederiz. Hele zincire vurmak hiç aklımızdan geçmez. Madem ki emrediyorsunuz, buyurunuz gidelim." derler ve Hacı Bayram Veli’yi sultanın huzuruna getirirler.

Elleri zincire vurulmuş tahtına göz dikmiş bir asi bekleyen Sultan İkinci Murat, karşısında bir din alimi bulur. Biraz sohbetten sonra Sultan, Hacı Bayram Veli'yi başköşeye oturtur.

Hacı Bayram Veli konuştukça, ilminin yüksekliği daha iyi anlaşılır. Padişah onu Ankara'dan buraya kadar getirttiğine çok üzüldüğünü ancak tanışmakla da şeref duyduğunu söyler. Hacı Bayram Veli'ye hediyeler verir. Fakat Hacı Bayram Veli: "Sultanım! Bizim dünya malında gözümüz yoktur. Siz onları, ihtiyacı olanlara veriniz." diyerek hediyeleri kabul etmez.

Baş başa sohbet ettikleri günlerin birinde; konu İstanbul'un fethine gelir. Sultan Murat, "Allahü Teâlâ'nın izniyle, evliyanın himmet ve bereketleriyle İstanbul'u almak istiyorum. Rahmetli dedem Yıldırım Bâyezîd Han bu işe girişmişti. Fakat bir netice elde edemedi. Osmanlı topraklarının ortasında bir Bizans Devleti'nin olmasına gönlüm hiç razı değil. Peygamberimizin fethini müjdelediği bu İstanbul bize lâzım. Bunu almak için de himmetinizi, yardımınızı bekliyorum." der.

Sultan Murat'ın, bu sözleri üzerine Hacı Bayram Veli bir süre düşünür ve sonra: "Sultanım! Bu şehrin alınışını görmek ne size, ne de bize nasip olacak. İstanbul'u almak, şu beşikte yatan şehzadeye ve onun hocası, bizim Köse'ye nasip olacak “ der.

Hacı Bayram Veli'nin kastettiği beşikteki şehzade Fatih'tir. “Köse” diye tarif ettiği kişi ise o günlerin orta yaşlı medrese hocası, fetih yıllarının büyük bilgini Akşemsettin'dir.

Hacı Bayram Veli'nin bu kehaneti yaklaşık 20 yıl sonra gerçekleşir ve İstanbul Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilir.

Comments

  1. [...] This post was mentioned on Twitter by Seçil Öztürk, Esrarengiz. Esrarengiz said: Hacı Bayram Veli'nin gerçek olan kehaneti! http://esrarengiz.tv/?p=672 [...]

    ReplyDelete

Post a Comment

Popular posts from this blog

YAKITI BİTEN UÇAK NASIL SAVAŞTI?

Leyla Tekül musevi oldu!!!